
(TAC-PC) Oyun Terapisi Temelli Terapötik İlişki Odaklı Psikolojik Danışma
- Evrim Alkış Demirel
- 8 Kas 2024
- 3 dakikada okunur
Therapeutic Alliance Centered - Psychological Counseling ( TAC-PC) in PLAY THERAPY
Temelinde Rogerian Yaklaşım vardır.
Çocuk Merkezli Oyun Terapisi, Deneyimsel Oyun Terapisi ve Aktarım Odaklı Psikoterapi modellerinden eklektik şekilde harmanlanarak oluşturulan bu yeni modelde terapist referans noktasıdır. İki nokta arasındaki çizgi ise ilişkinin kendisidir. Merkezde bu çizgi vardır.
Terapatik sürecin amacı , çocuğun önce bu ilişki içinde sağlıklı konumunu bulması ve ardından bireyselleşerek ayrışması yani kendini referans olarak belirleyebilmesidir.
Tıpkı annesinden ayrışan bebek gibi tüm aşamaları “yeterince iyi ebeveyn” olan terapist ile geçer. Ancak terapist çocuğa ebeveynlik yapmaz. Çünkü bu ayrışmayı zorlaştırır.
Terapatik ilişki şeklinde oyun oynamaya gelen çocuklar çoğunlukla ayrışma sorunu yaşayan çocuklardır. Ya bağlanmış ama ayrışamsmış ya da güvenli bağlanma olamadığı için ayrışma yaşayamayan çocuklardır. Ayrışma için gerekli becerilerden yoksun kalmışlardır. Bu engelleri çocuk oyununda gösterir ve yeniden yapılandırır. Bu model bir tedavi değildir ve terapist de çocuğu tedavi etmez. Çocuğun kendisinin iyileştiriciliğiyle, kurulan sağlıklı ilişki yolunda danışman rolündedir.
Bu etkileşimde çocuğun ilişki içinde kendini konumlandırdığı yer değişmektedir.
Mağdur, zalim, kurtarıcı değil, bireyden-bireye ilişki kurulur. İlişkinin içinde bu yeni konumunu belirler. Böylelikle çocuk önce terapisti referans alsa da (yeterince iyi ebeveyn gibi) ilerleyen süreçlerde referansa ihtiyaç duymadan kendi yerini buluyor.
Kendine kendi gözüyle bakmaya başlar.
Travmada bile bir ilişki vardır: bir fail, bir kurban. Kurtarıcı gelmemiştir ya da geç gelmiştir. Bu roller başka ilişkilerle yeniden belirlenebilir. Terapatik İlişkide çocuğun kendi güçlü içsel parçalarıyla ilişki kurmasına yardımcı olunur. (Referans kişisi olarak). Güçlendikçe çocuğun kendisiyle benliği arasındaki ilişkiden çekilinir. Zaten çocuk o an geldiğinde çekilmemizi ister.
Ayrışamayan çocuk zorbalık yapmaya ya da zorbalığa uğramaya daha eğilimli olur. Çünkü kendi ihtiyaçlarını başkalarının acılarıyla karşılamakla, başkalarının duygularını kendi ihtiyaçlarının önünde tutmak aynı yerden beslenir. Nedir bu? Referans karşısıdır. Sen kötü olursan ben iyi olurum. Ya da sen iyi olursan ben de iyi olurum.
Sen başka birisin ben başka biriyim. Benim iyilik halimde senin payın sınırlıdır. Bu pay gemiyi batırmayacağı gibi, yelkenleri de havalandırmaya yetmez. Geçici bir esintiden öteye geçemez.
Kendine kendi gözlerinle bakmak demek, kendi bedeninden çıkıp başkalarının gözüyle kendini görmeye çalışmadan, aslında daha kısa olan yolu seçmek demektir. Karşının gözü metaforunda bilinmezlik vardır. Çünkü karşı her an değişir. Onun gözüyle bakabilmek için onun zihnini okumak gerekir.
Yüz okumak çocukların iyi yaptıkları bir iştir. Geliyordur gelmekte olan. Mimiklerden, ses tonundan, vurgulardan anlarlar neyin geliyor olduğunu. Azar, ceza ya da sevgi ve şefkat.
Terapatik ilişkinin başında rekabet oyunu oynayan çocukların pek çoğu ilerleyen seanslarda acılı duyguyu oynamaya geçerler. Bu şu demek olur. “Henüz içimi dökecek kadar sana güvenmiyorum. Senin beni bu ilişkide yaralama ihtimaline karşı kazanan olmak zorundayım. Sana gücümü kanıtlayana kadar, senin bu gücü gördüğünde beni ele geçirmeyeceğine inanana kadar buna katlanacaksın. Amacım tabi ki seni yenmek değil. Yendiğimde ilişkimizdeki yerler netleşiyor. Sana göre ben varım. Yani senin bulunduğun yere göre yerimi bileceğim. Sen altta olursan ben yukarıda kalabilirim. Sana içimi dökerken senin üstten bakışını istemiyorum. Akıl vermelerini, beni kontrol etmeye çalışmalarını, yönlendirmelerini, usulsüz sınırlamalarını istemiyorum. Anlatacak çok şeyim var.”
İlişkinin başında çocuklar belirli rollerle başlarlar:
“iyi çocuk” olanlar
“meydan okuyanlar”
Sevgi pıtırcıkları
Yok sayanlar
Annem olmadan aslacılar ( 3. Kişiye yer yok baba da dahil)
Yeniysen kötüsüncüler
Şüpheciler
Patronlar
İçimdeki kötüyü görmeciler ( dürtülerine güvenmeyenler)
Tek elciler ( hep konuşan hep yöneten)
Meraklılar ( yeni kişi ilginçtir diyenler)
Sıkıldımcılar ( eğlendirilme bekleyenler)
2 boyutlu ilişkide olanlar ( tablet çocukları)
Oyuncak gibi hissettirenler ( ilişkide yalnız olanlar)
Kurtarılmayı bekleyenler ( bakıma muhtaç olanlar)
Alaycılar
Keşifçiler ( kurcalayıcılar)
Beni gör diyenler ( maharetlerini gösterenler)
Beni durdur diyenler ( sınırı zorlayanlar)
TAC-PC’de Amaçlar:
Çocuğun içinden çıkan her parçayı kabullenmesi
Bu parçalarla bütünleşerek bir olması
Kendi gücünü ve kontrolünü fark etmesi
Çözüm bulabildiğini görmesi
Bireyselleşmesi : beden, zihin, beceri, duygu özerkliği
Suskunluk yerine ifade edebilmesi
Alt-üst beyin entegrasyonu ( deneyim-biliş)
Duygularını tanıyabilmesi ve kabul edebilmesi
Bağlanma ve güven duyma cesareti kazanması
Terk edilme korkusunu sakinleştirmesi
Sınırlarını öğrenmesi
Deneyimlerini aktarması ve zorlu duyguları olanlara karşı güçlü konuma geçebilmesi
Bir insanı anlamak için onunla bağ kurmanız gerekir.
Bazen çocuklar kendileriyle bağ kuramadıkları için “gerçek benliğinin” dışından davranırlar.
Amacımız içerde olanı göstermektir.
Oyun Terapisi Temelli Terapatik İlişki Odaklı Psikolojik Danışma’da amaç çocuğun özgün benliğiyle etkileşime geçmesini sağlamaktır.
"Doğru" ve "yanlış" la uğraşmak yerine, çocuğun gerçek benliğini ve neden bu şekilde davrandığını veya tepki verdiğini anlamalarına yardımcı olmak için çocukla birlikte çalışırız.
Çocuk henüz gelişmiş ve entegre beyne sahip olmadığı için terapistin eşlikçiliğine ihtiyaç duyar
Çocuk oyununu oynar, terapist ise çocuk-oyun-ilişki üçgeninde zaman zaman oyunu izler, bazen katılır ya da bazen rehberlik eder.
Merkezde olan çocuk ya da terapist değil, aralarındaki ilişkidir.
İyileştiren de odur, güçlendiren de.
Comments